27 Nisan 2011 Çarşamba

Dönüştürücü-İnovasyon.

soyut7

Tüm yazılarımda da belirtmeye çaba gösterdiğim bir kavram var değişim.( 2023’ten 2050 ‘ye http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazi.aspx?ID=1383) Değişim ya dip dalga olarak gelir üst yönetim değişir. Ya da Yönetim değişimin öncüsü olur. ABD’de ki 11 eylül hadiselerini dünyanın değişimini tetikleyen bir olay olarak bakabiliriz. Obama’nın gelişi ile birlikte yepyeni bir dünya düzenine geçiş başlamış oldu. Bu kırılganlıklar geçişkenlikler eskiden olduğu gibi kalın çizgilerle ayrılmıyor artık. Gecişkenlikler arasında değişime uğruyor.

tumblr_lk7577z2aV1qewe62o1_400

Dünya Emek-Sermaye eksenli sanayi aşamasından, dönüştürücü-inovasyon eksenli Bilgi Toplumu aşamasına geçti. Bu farkı görebilen şirketler değere dönüştürebildiler göremeyen şirketler ne olduklarını bile anlamadan ellerindeki her türlü gücün kaydığını yeni yeni görmeye başladılar.

İnsanın kol gücüne dayalı kurduğu Fordist Birikim Sistemi (Amerikan otomobil sanayi öncüsü Henri Ford (1863-1947) tarafından ortaya atılan ve pratiğe geçirilen kuram) çöküyor. Yerine İnsanın akıl gücüne dayalı kurduğu başka bir sisteme geçiyor. Akıl katkısı yapamayan iş gücü hızla üretim dışına itilirken başarısız olurken, tam aksine İnsan odaklı, zihin gücüne dayanalı yaklaşımlar,başarılı oluyor,ön plana çıkıyor.

Bundan böyle “yeni” “yepyeni” kelimelerini çok duyacaksınız. Makalelerde, Gazetelerde, TV ve değişik medyalarda. “Yeni birikim sistemi” diye bir kavramdan hareketle bu yeni değişimin bileşenlerini, bağlarını bilmemiz gerekiyor ki önümüzdeki dünyadaki değişimi ve ülkemize etkilerini kavramalıyız.

tumblr_lk756qDqgf1qewe62o1_500

Üretim şekilleri, yerleri, anlayışı değiştiği gibi pazarlama yöntemleri de değişiyor. Üretimin talep koşulları, farklı faktör koşullarındaki değişiklik Dünya ekonomisinde güç merkezlerinde bir eksen kaymasına doğru gidiliniyor. Ekonomide güç merkezleri Atlantik’ten pasifik ve Hint tarafına kayıyor.

Toplumun daha özgür ve daha refah bir hayat tarzını istemesi kentlere göçü hızlandırıyor. Dolayısı ile eğer kentleri yönetemeseniz bir çok sorunlarla karşı karşıya kalırsınız.

Tarım toplumlarında çevresel faktör çok önemli idi. Şanslı olan bölgeler daha zengin toplulukları meydana getirdiler. Sanayi devriminde ise sanayi toplumları ile sanayi tolumu olmayan topluluklar arsında da ciddi ekonomik farklılar oluşmuştu. Şimdi ise emek yoğun değil bilgi yoğun bir dönem olan Bilgi toplumundan bahsediyoruz. Uzaklık kavramları ile çalışanların mekan sorunlarının azaldığı. İş yapış şekillerinin tamamen değiştiği bir dönemdeyiz. Eğer iyi yönetilemezse topluluklarda zenginlik fakirlik uçurumunun artacağı gözlenmektedir.

Bilgi toplumunda öne çıkan en önemli faktör insan faktörüdür. Dolayısı ile daha çok nüfusa sahip ülkelerin sanayi toplumunun aksine nüfus çokluğu avantaja dönüşüyor Önümüzdeki süreçte Çin Hindistan, Rusya, Brezilya, Malezya, Türkiye v. b ülkelerin avantajlı konuma geçeceği gözleniyor. Özellikle Türkiye’nin yetişmiş insan gücü, coğrafik durumu ciddi fırsatları çağırmaktadır.

Kısaca bütün dünyada üretimin emek sermaye ekseninden Dönüştürücü-inavasyon eksenine kayması, değişimi tetikliyor. Bu değişimi karşılayacak yönetecek değişim liderlerine ve yöneticilerine ihtiyaç var. Yeni dünyada bu değişime uygun Liderler değiştiriliniyor. Liderlere de değişim liderliği konusunda bilgilendirmeler veriliniyor.

Dönüştürücü-İnovasyonun ana felsefesi ; Aynı ürünü daha iyi, daha ucuz, daha kısa yapmayı hedeflemesi ve bu hedefe insan beyninin temel yeteneklerini kullanarak risksiz,güvenli, büyümeye açık süreçleri ortaya koymasından geçer.

Bu yeni değişimi göremeyen kendini değiştiremeyen liderlerde aynı değişimi yakalayamayan işyerleri gibi tasfiye olacaklar yerlerine yeni, hatta yepyeni değişim liderleri ve yöneticileri gelecek.

teknoloji1

Şunu hiç unutmayalım İş süreçleri, İş yapış şekilleri, işgücü profilleri değişirken, İş insanı profilleri direnemezler.

22 Şubat 2011 Salı

Ontoloji ve Bilişim üzerine(2)

Birinci yazım(Ontoloji ve bilişim (1) “ http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazar.aspx?ID=41” hakkında ciddi yapıcı eleştiriler aldım. Hem onları da kapsayacak şekilde Özet yine bir şeyler yazmaya çalışacağım. Varlık bilmi, var oluş ile varlık ilişkisini elen alan bir disiplin. Olarak ta tanımlanan ontolojiyi uzmanlar nasıl tarif ediyor iki alıntı ile devam edeyim.

Ontoloji, bir bütün olarak varlığı ele alan ve varlığın en temel niteliklerini inceleyen bir felsefi disiplindir. Metafiziğin bir dalı olarak geliştirilen ve metafizik yapısını değiştirmeksizin çeşitli anlamalarda kullanılan ontoloji deyimi, duyu dışı ve özdeksiz bir varlık tasarımının temel yapısını, türlerini ve biçimlerini inceler.( Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1994, s. 439.) Disiplinin temel sorunu, “varlığın ne olduğu” dur. Diğer ontolojik sorular ise şu şekilde sıralanabilir: Varlık nedir? Varoluş nedir? Fiziksel nesneler nelerdir? Bir fiziksel nesnenin var olduğu söylemini kanıtlamak mümkün müdür? Bir nesnenin özellikleri veya ilişkileri nedir ve bunlar nesneyle nasıl ilişkilidir? Var oluş bir özellik midir? Bir nesne ne zaman yok olur, ne zaman değişir? (Varlık Bilimi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Ontoloji )

Epistoloji de bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen bir felsefe dalıdır aslında. Bilgi felsefesi olarak da adlandırılır.

Son günlerde medyada duyulan Akıllı webler, yapay zeka, hibrit yapılar, Mobil cihazlarda oluşturulan bir çok özellikle birlikte bireylerin gözlerini kamaştıran farklı cihazların üretilmesi Bilişim dünyasının nereye doğru gideceği noktasında bize ip uçları verirken bile ürkütücü gelişmeler konusunda bizlerin nerelerde duracağı noktası soru işaretidir. Bu arada tam öğrendim derken farklı yaklaşımların olması değişime dirençli bireylerimizi sistemin dışına atmaktadır.

Bu değişimler hızlı bir şekilde devam ediyor ve devam edecek. 20 yıl önce çok küçük protokollerle çalışırdı internet web siteleri de ona uygun basit yazılırdı. Web siteleri özellikle bilgi aktaran siteler bireylerin aklında kalır bir şey sorgulamak istediklerinde o sitelere girerlerdi. Toplumun internet deneyimini oluştururdu. Kısaca web’deki değişmeler ve yaklaşımdan bahsedeyim. Gerçi geçenlerde Kendini konunun çok uzmanı gibiymiş bir yaklaşımda bulunarak pervasızca web2.0 ‘ın üstünlüğünden bahseden bir genci izleyince umutsuzluğa kapılmadım değil web 3.0 ‘ın Üstün yeteneklerinin yanında esamesi bile okunmayacak web 2.0’dan yenilik gibi bahsetmesi beni üzdü.

Web 1.0: İnsanları internetle ve web siteleri ile tanıştırdı.

Web 2.0: 2004 yılında kullanılmaya başlayan kısaca yetenekleri ile toplumu sosyal medya ile tanıştıran bir çok kabiliyetleri içine alan bir işletme ve network etkilerini en iyi kullanarak facebook, twitter, MySpace, friendfeed, Yazarkafe,Hürlist, Mynet Eksenim, Flickr, LinkedIn, Amazon Wishlist,v.b sosyal ağlarla münasebetini sağlayan bir işletme devrimidir diye tanımlanabilinir.

Web3.0: Web tasarım yaklaşım felsefesi tamamen değişiyor. Ara motorları yeni web sitelerinin içeriklerini indeks yaparken şimdiki yapıdan daha hızlı indeksleme yapacaklar. En önemli farkı da Arama aralığına yazılan kelime veya sözcüklerden insanların ne aradıklarını tahmin edecek ve ona uygun içerikler getirip insanları doğru hedeflere yönlendirecekler.

Amaç hedeflere yönelik size özel bilgiler size sunulacak. Eğer bir konu üzerine arama yaptırdığınızda o konuya uygun sizi yönlendirici linkler ve bilgiler geldiği gibi o konuya uygun size özel bilgilerde gelecek. Kısaca web bizim ne yapmak istediğimizi, ne aradığımızı bilecek ve ona uygun yönlendirici hedefe yönelik bilgileri getirecek.

Bu yapı sadece Sadece webler için değil firma içi portal ve intranet yapılarda da firma içi kullanıcıların bilgilere yapısal ve hedefe yönelik ulaşmasını sağlayarak verimli bir iş ortamının oluşmasına yardımcı olacaktır.

Semantik web(anlamsal web) firmalara ciddi yararlar sağlayacaktır. Uzmanlar yapılan araştırmaların yeni web ve diğer internet ve portal türü projelerin %75 i ontoloji (Akıllı veriyi oluşturmak için gerçek hayatın modellediği bir yapıya uygun tasarlanan) tabanlı olacak. Semantik web önümüzdeki günlerde kaçınılmaz olacak ve herkes bu yapıya geçecek.

Hepimizin bildiği gibi bir firma için en önemli şey bilgidir. Eğer firma ham bilgi yerine yorumlanmış hedefe uygun bilgiye ulaşırsa işi kolaylaşır. Ayrıca firmalar için doğru bilgiye hızlı ve güvenilir ulaşmak çok önemli. Şu andaki yapı yetersizdir. Şimdiki yapının handikapı aşırı bilgi yoğunluğu (gerekli gereksiz bilgilerin olması), aramaların sonucunda istenileni karşılayamaması ve güvenilir bilgiye ulaşılamaması sonucu verimsizlik. Bütün bu sorunlar ancak Semantik web ile çözülür.

Özellikle firmaların iş geliştirme , strateji ve karar destek sistemlerini yürüten bölümlerinin semantik web kullanarak işlerini daha yapısal ve verimli hale getirebilirler. Bunu yapmak içinde lazım olan verilerin anlamlı şekilde saklanmasıdır. Buradaki temel fark şu aslında eski yaklaşımda insanlar var olan bilgileri ilişkilendirip üzerinde çalışma yapıp karar vericilere sunuyorlardı. Yeni anlayışta bilgisayarlar tarafından yorumlanıp en optimum güvenilir bilgiyi karar vericilere ve bizlere sunuyor olacaktır. Bu kem zamandan hem de güvenilir bilgiye çabuk ulaşıldığı için Karar vericiler için firma adına kritik konularda daha hızlı ve isabetli karar vereceklerdir.

Bilişimde ontolojik yaklaşım ise tanımlamak istediğimiz domain’i, anlamsal olarak tanımlamamızı sağlar. Bu tanımlamaların yapılması için yaygın olarak XML( Extensible Markup Language) ‘e benzeyen OWL ( Web Ontology Language) dili kullanılarak yapılır. OWL anlamsal web’in bir parçasıdır. Anlamsal web dağıtık bir yapıda olduğu için OWL belgelerinde sunulan bilgiler de dağıtık kaynaklardan okunabilecek/işlenebilecek düzende olmalıdır. OWL belgelerinin yanlış yorumlanmaması ve etmenler tarafından işlenebilmesi için düzgün bir sözdizimine ihtiyaç vardır. OWL belgelerinde kullanılacak terminoloji RDF(Resource Description Framework) dosyalarının genişletilmiş halidir.

Esas olan ilgi gösteriminin mantıksal bir biçimde tanımlama ile akıllı bilgiler oluşturulur. Ontolojik tasarım aslında nesneye yönelik (Object Oriented) bir yaklaşıma benzer. Farklı nesne yaklaşımları ile ( farklı katmanlarla ilişkiler ve nesnel özellikler..) çıkarsama yapması adına, bilgisayarla bilgi üzerinde işlem yaparak ortaya akıllı bilgileri çıkarabilirler.

Esas olan ontolojilerin bilgi gösteren veya malumat ifade etme (knowledge representation) konularında belirli bir model üzerinden ifade edilirler. Şöyle bir örnek verecek olursak “ Fatih Sultan Mehmet’in arabası hangi markadır” diye bir soru sorulduğunda “ Fatih Sultan Mehmet zamanında araba icat edilmemişti” diye bir netice alabilirsiniz.

Semantik web ve Ontolojik yaklaşımların gelişmesi, bu alandaki uygulamaların artmasına neden olacak. iş süreçlerinde, özellikle de B2B , e-ticaret alanında gelişerek hem firma içi hem firma dışı ciddi değişimler olacak. Web ortamında özellikle bilgiler arasındaki ilişkiler sağlanarak ve bu bilgilerden anlamsal ilişkilerin çıkarılmak suretiyle, önemli katma değer üretecek bilgilere ulaşılacaktır. Bu süreç, aslında Karar destek mekanizmalardan gelen bilgiden daha güvenilir bilgiler olacaktır. Bu hizmetlerin sunulması, yeni hizmet biçimlerini ortaya çıkaracaktır. Bu da farklı yeni süreçleri başlatacaktır, Önümüzdeki süreçte her zaman söylediğim gibi yeni iş yapma biçimlerinin geliştiğini göreceğiz.

Önümüzdeki günlerde semantik web, web 3.0’ı çok duyacağız. İnternet yeni yerlere yelken açmış gidiyor Bizleri de davet ediyor ancak bazılarımızı deniz tutma ihtimali olabilir. Muhakkak sağlıklı bir yolculuk yapmak için ilaçlarınızı almayı unutmayın.

8 Şubat 2011 Salı

Ontoloji ve Bilişim üzerine(1)

İnsanın, İnsanlığın, ülkelerin zamanla, yıllarla, sayılarla ifade ettikleri dönüm noktaları vardır. Birinci yılım, 10. Yıl 50.yıl, 100 yazım. Benimde KAO yazacağım 100. Yazı. Nasıl bir yazı yazsam diye düşünürken “Soyut Düşünce” konusunda yazdığım yazı aklıma geldi o yazı dizisini tamamlayamadım. Onu da tamamlayacak Ontoloji üzerine bir yazı yazıyım dedim. Soyut düşünme, Analitik düşünme, olaylara Ontolojik olarak yaklaşma konusunda çok da iyi durumda olduğumuz söylenemez.

Bu tip düşünme tarzları bize ne kazandırır. Hayatı daha iyi okumayı, bilim yapma yeteneğimizin artması ve diğer bir çok yetimizin artmasında çok yardımcı olacaktır.

Antik Yunan, Orta cağ , doğu, batı, İslami düşünce sistemlerine bakıldığında bilgilenme ve algılama biçimlerinin felsefi değerlendirmelerin çok yüksek olduğunu görüyoruz. Bugünün düşünürleri de referans olarak o döneme ait eserlere atıf yapmaktalar. Bende bazen çok eski dönmelere ait kitapları okurken kullandıkları cümle kalıpları, düşüncelerin açıklayış şekillerine, hayretle ve hayranlıkla bakmışımdır.

Ancak bilgi üstü bir çağda teknolojik imkanların artması haberleşme ve ulaşım hızlarındaki baş döndürücü hız ile birlikte bilgilenme ve algılama biçimlerinin zaman ve mekanla olan ontolojik ve epistemolojik ilişkinin yönünün nereye gittiği ne gibi değişikliklere uğrayacağının araştırılması gerekiyor. Ayrıca bu değişimin sonuçları hakkında doğru değerlendirmeler yapmak gerekir.

Antik yunan düşünce sistemi Aristocu yaklaşımı kabul eder. Bu da kozmolojik bütünlük içinde metafizik yaklaşıma dayanır. Varlık ve oluş soruları teolojik bir algılama ile sunulur. Değişim günümüze göre ağır ağır olurken bu çağın hiç öyle olmadığı gözlenmektedir. Mekan ve zaman kavramları iç içe geçmiş ve farklılaşmıştır. Mekan artık izafi duruma geçmiştir. Zamanı da farklı ve çoklu işlerle uğraşabilmektedir.

Klasik ontolojik yaklaşımla şimdiki ontolojik yaklaşımlar arasında ciddi farklar olduğu gibi gelecekte de ciddi farklar olacağını görmekteyim. Geriye gidip değişimleri gözleyebiliyor ve bazı çıkarımlar çıkarabiliyoruz. Ancak gelecek ile ilgili değişim çok hızlı olacağa benzer ve aralarında ciddi geçirgenlikler olup geriye bakıldığında belki değişim noktaları bile zor ayırt edilecektir.

Televizyon, elektronik medya, sosyal paylaşım siteleri ile birlikte özel ve toplumsal alan birbirine karışmıştır. Toplum mekan-zaman madde bağlantısını kurmakta zorlanmaktadır. Çevre ile merkez ortadan kalkmıştır. Siz oturduğunuz yerden yeni çevreler edinmekte ve ilişki biçimlerinin çeşitliliği arttıkça da farklı yeni çevreler edinmektesiniz. Çevre ile merkez arasında bu şekilde ayrım kalmamaktadır. Dolayısı ile klasik ontoloji, varlığın bulunduğu çevre olarak ifade ettiği mekan anlayışı yıkılmış gözükmektedir.

Bakıldığında dijital devrimle birlikte sesli ve görüntülü haberleşmenin yaygınlaşması neticesinde aynı anda bir çok yerde olabilme/görünebilme mümkün olmaktadır. Artık beden mesafe kat etmeden aynı anda iki veya daha fazla mekanda görünme ve sesli iletişim kurma becerisine sahip. Cep telefonları, medya araçları, video konferans, sosyal siteler sayesinde bazen de kalabalık bir gurupla iletişime geçmek mümkün olmaktadır.

Bütün bu baş döndürücü gelişmeler aslına baktığınızda birçok alışkanlıklarımızı, iş yapış şekillerimizi ve birçok konuda geçmişten gelen algılarımızda özellikle mekan , çevre, zaman, mahremiyet, diğer bir çok konuda değişikliğe sebep olacak. Aynı zamanda belirsizlik ve farklılaşma ile karşı karşıya kalacağız. Dolayısı ile klasik ontoloji yaklaşımın yerine yeni bir ontolojik yaklaşımla hayatın her yönüne bakmamız gerekmektedir.

Hayat yepyeni anlayış, görüş, iş yapış, haberleşme, paylaşım, aile ilişkileri, öğrenme, akraba ilişkileri, yaşamsal ritüeller, sosyal ritüeller, inanca dayalı ritüellerde ciddi değişimlere uğrayacak küresel ve teknolojik yaklaşımla birlikte değişim hızlı ve kaçınılmaz olacaktır. Sizce Bu değişimde bizler yerli ritüeller geliştirebilecek miyiz? Yoksa Küresel yapı bizi içine mi alacak?

5 Ocak 2011 Çarşamba

İtibar ve itibar yönetimi

itibar1

İtibar genel olarak, her türlü organizasyonun dış paydaşları ile birlikte vatandaş algılamalarını da ihtiva eder. İyi bir itibar her kişi ve organizasyon için yaşamsal bir öneme sahiptir. İtibar aslında soyut bir değer olmasına karşın etkisi somut değerin çok üstünde olabilmektedir.

İtibar, Arapça bir kelime olup saygı görme, değerli ve güvenilir olma durumu, saygınlık ve prestij anlamında kullanılmaktadır (TDK Türkçe Sözlük).

İtibar genellikle algılamalardan beslendiği için, algıda organizasyonla ilişki kuran herkes ve organizasyonda bulunan kişileri kapsar. Dolayısı ile ilişkideki herkesin organizasyona yönelik bilgi, düşünce ve duygusal tepkilerinin kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir.

İtibar diğer bir değişle Kamuoyunun Organizasyonla ilgili olumlu yada olumsuz düşüncelerinin aritmetik ortalamasıdır. Ancak esas bu organizasyonun paydaşları ile olan ilişkilerindeki paydaşların duygu ve düşüncelerinden oluşan algı bütünlüğünün sonucu oluşan bir olgudur.

Mesela Kurumların başarısı için itibarlı olmak çök önemlidir. Bu durumu gerçekleştirebilmesi için fiziksel, ekonomik ve özellikle kurumun entelektüel değerlere daha önem vermesi gerekmektedir. İyi bir itibarın özel ve kamu kurumlarında büyük bir rekabet avantajı sağlar. İtibar aynı zamanda Sivil Toplum Kuruluşlarının da toplum algısında ve başarı ve başarısızlıklarında etkili olur.

Kuruluşların itibarı önemlidir. Kamuya iletilmek istenen mesajların hedef kitlelere kolayca iletilmesini sağlar. İnsanlar bir kuruluşla iş yapmak, ona katılmak veya ilişkiye girmek istediklerinde o kuruluşun itibarını dikkate alırlar.

İtibar soyut bir kavram olduğu için mesela akıllı girişimciler iyi bir yatırımın; doğru insanlarla, doğru zamanda ve iyi bir itibarı olan kuruluşlarla iş yapmayı yeğlerler. İyi bir itibar o kuruluşun marka değerini de belirler.

Çok ilginçtir ki İtibarı değeri, ancak itibar kaybolduktan sonra anlaşılmaktadır. Toplumun duygusal tepkileri ( Yapısal-dağınık, iyi-kötü, güçlü-zayıf, kimlikli-kimliksiz v.b) İtibarın oluşmasında etkileri yüksektir. İtibarlı bir kuruluşun itibarsız bir kuruluşa göre avantajlı hale geçerler. Krizlerden daha az etkilenirler çünkü ilişki kurdukları firmalar daha toleranslı davranır., Ürünleri daha düşük tutarlara ve vadeli alabilirler, performansı yüksek ve özellikleri yüksek olan işe alınacak elamanları bünyelerine daha kolay katarlar..

Kimlik ve imaj, itibar yönetiminin en önemli iki boyutudur. “Kişilik kavramı; 1-Bir kimseye özgü belirgin özellik, şahsiyet… 2-Kendi varlığının bilincinde olan kişinin psikolojik açıdan taşıdığı birey olma özelliği; bilinçli bireylik…3- Kişiyi ötekilerden ayıran bedensel ve ruhsal özelliklerin tümü; karakter…4-Bir kişinin diğer kimselerden az veya çok ayrılık gösteren görünüşü 5-Bir insana yakışacak nitelikteki davranış; insanca davranış; insaniyet; insanlık; adamlık; iyilik…

Yaklaşık on kadar tarifi olan “kişilik” kavramının sadece ilk beş anlamını ve karşılıklarını buraya aldım.

Görüldüğü gibi her ifade bir bütünün parçası ve derinliğini yansıtıyor”. (Prof Dr Ramazan Demir Kimlik ve kişilik makalesinden)

Kısaca kurumun karakterini, değerler sistemini ifade eder. Kimlik ise; Kurum içinde çalışma süresince yaşanan deneyimler, çalışma tarzları, kurumsal kurallar, kurum kültürü, kuruma ait başkalarının görüşlerini ifade eder. İmaj ise müşterilerin, tedarikçilerin, hissedarların yani dış paydaşla kimliği etkiler bulunduğu mevcut durumunu anlatırken; kimlik ise çalışanların kurumla ilgili düşüncelerinden oluşmaktadır. Kurumsal imaj ise, müşterilerin, tedarikçilerin, hissedarların, daha genel anlamda kamuoyunun Kuruma olan bakış açılarının toplamından oluşur.

“Kimlik konusuna gelince; bu kavramın sözlükteki karşılığı “kişilik” kavramına göre daha sade ve kısadır;

Kimlik: 1-Bir kimsenin toplum içinde, insana özgü olan özellik ve niteliklerle belirli bir insan olmasını sağlayan şartların bütünü; hüviyet… 2-Bir kimsenin kim olduğunu tanıtlayan belge; kimlik belgesi; kimlik kartı; hüviyet kartı”…(Prof Dr Ramazan Demir Kimlik ve kişilik makalesinden)

“Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki; kişilik ile kimlik farklı değerlerdir. Kimliğe göre kişilik, kişiliğe göre kimlik tayini yapılamaz. Bunu böyle varsaymak veya iddia etmek doğru bir yaklaşım değildir.” (Prof Dr Ramazan Demir Kimlik ve kişilik makalesinden)

Kimlik ve imaj arasında mantıklı bir bağ vardır. Kimlik ve imaj arasındaki bu bağ, kurumun itibarını ve markasını güçlendirmektedir marka vermeden bir örnek verecek olursak Bir kurum kendini bir üründe lider olarak ifade ediyorsa, buna karşın müşterilerde kurumu her konuda beğeniyorsa kurumun kimliği ile imajı arasında güzel bir bağ vardır.

Kurum kendi itibarını güçlendirmek için, Paydaşlarını iyi tahlil etmesi gerekir, onların kurum algısının ne olduğu piyasadaki diğer rakip kurumlar varsa onlara göre nasıl bir itibarları olduğu zayıf ve gülcü yönleri belirlenmelidir.

Bu hadise aynı bireysel itibar gibidir. Bireysel itibarı da yaşadığınız çevrede arkadaşlarınızın, komşularınızın, esnafın, diğer ilişkide bulunduğunuz kişilerin olumlu yada olumsuz görüşlerinin ortak bir paydasıdır. Eğer çevrenizde olumlu bir itibar bırakırsanız itibarınız çok çabuk artar, İtibarınızın zedelenmesi de çevrenizdeki size olan olumsuz algıların artması ile hızlı bir şekilde itibarınızı kaybedersiniz. Kurumlarda böyledir. Çevredeki bu olumsuz hadiseler için muhakkak stratejik bir plan yapılmalı ve itibar yönetilmelidir.

İtibarı yönetmek için bilinen üç yol izlenir. 1.Proaktif, 2 Savunma, 3 Koruma. Kurumun itibarının yapılandırılması ve itibarın korunmasının birlikte düşünülmesi yani Proaktif bir yaklaşım. İtibarın her türlü tehdit ve riskleri göz önüne alarak bu tip tehlikelere karşı itibarın korunması yani savunma sisteminin kurulması. Kurum itibarını sürdürülebilir hale getirmek için itibarın korunması ve güçlendirilmesi için bir dizi faaliyet yapması gerekir. Buna da koruma faaliyeti diyoruz.

Hiçbir şey kurumun itibarından daha önemli değildir” derler. Çünkü Bir kurum itibarını kaybederse bu itibar kaybının maliyeti ekonomik olarak değer kaybetmesinden daha vahimdir. Çünkü kaybedilen ekonomik değeri bir şekilde kazanabilirsiniz ancak kurumun üzerine yapışan itibarsızlığı kaldırmanız çok zordur. Tekrar eski itibarınızı yakalamanız hem zaman açısında hem maddi olarak bakıldığında çok zordur. Süreçler tekrar tek tek ele alınıp iyi yönetilirse ancak eski itibarınız yakalanabilinir.

İtibar, bir kurum için insan kaynağı, sermaye, organizasyon, varlıkları kadar önemli bir değerdir. Eğer iyi yönetilemezse sonuçları hem kurum hem çalışanları açısından çok iyi sonuçlar vermeyebilir..