26 Ekim 2010 Salı

Değişen Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) tarafından, İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “Değişen Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye” konulu konferansa katıldım. Dolmabahçe sarayının bu şekilde bir konferansa misafirlik etmesi önce bana cazip gelmişti. Ancak Saraya girdiğimde hiç de konferansa uygun bir ortam olmadığını anladım. Çünkü o eserlerin binasıyla iç dekorasyonu ile eşyaları ile hem ses hem ışık hem yoğun insan potansiyelinin saray içinde yapacağı tahribatların uzmanlar tarafından incelenmesi gerekiyor. Tarihi bir mekanda bulunmanın ayrı bir hazzını yaşarken gelecek kuşaklara bu güzelliklerin aktarılması noktasında ki kaygıda duymadım değil.

dolmabahce1 

Toplantıdan küçük alıntılarla devam edeyim.

İlk günkü ilk iki oturum “ Türkiye’nin Değişen Dünya Vizyonu” üzerine oldu.

Oturumlar konularına göre katılımcıları; Prof Dr. Ahmet DAVUTOĞLU, Prof Dr. Beril DEDEOĞLU, Prof Dr. Richard FALK Prof Dr. Kemal KARPAT, Emekli Büyükelçi, Nuzhet KANDEMİR, Emekli Büyükelçi Özdem SANBERK , Stephen LARRABEE

3. oturum;”Avrupa Birliği – Türkiye İlişkilerinde Sorunlar Ve Fırsatlar.” Üzerine idi

Katılımcılar; Prof. Dr. Ahmet Nuri YURDUSEV, Prof. Dr. Fuat KEYMAN, Prof. Dr. Hilal ELVER, Dr. Michalis MICHAEL

dolmabahce-palace-inside 

İlk oturumdan biraz bahsedecek olursak;

Prof. Dr. Yasin Aktay ““Bazen bir yüzyılın içinde küresel dengeler birkaç kez önemli ölçüde değişim de gösterir. Sözgelimi bugün neredeyse tek-kutuplu bir dünyadan bahseder hale gelecek kadar bir Amerikan yüzyılını yaşarken, bu gücün bazen ezeli ve ebedi olduğu yanılsamasıyla algılıyoruz.. Oysa hatırlamalıyız ki geçtiğimiz yüz elli yıla kadar Amerika Birleşik Devletleri uluslararası güç dengeleri içinde esamisi neredeyse okunmayan bir ülke konumundaydı” dedi

İbn-i Haldun’un devletler tarihi için yaptığı meşhur sosyolojik gözlemine vurgu yaptı. “Bütün devletlerin ortalama bir ömürleri olduğunu ve istenirse bu ömrün bir miktar uzatılabileceğini ama sonsuz kılınamayacağını” belirttikten sonra . “ Küresel güç dengelerinin de hiçbir zaman ebedi bir süreklilik içinde olamayacağını görmek tarihsel bir gerçekçiliğin hakkını vermek adına bir gerekliliktir”.

“11 Eylül saldırılarından sonra dünya ölçeğinde gelişen islamofobi’nin etkileri her geçen gün tehlikeli derecede artış göstermektedir. Batı’daki islamofobinin İslam dünyasında da karşılığını bulması kaçınılmaz olmaktadır. Böylece tarihin sonunda asla yer bulmaması gereken dinsel gerilimler ve algılar ürkütücü derecede yer bulabilmektedir.”

Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu konuşmasında şu noktalara değindi:

“Değişen güç dengeleri ve Soğuk Savaş sonrasında güç dengelerinin devamlı değiştiği , yeni düzen arayışları Soğuk Savaş sonrasında bir düzene oturtulamadığından dolayı da ortaya bir verimsizlik çıktı.”

“Var olan BM düzeni Güvenlik Konseyi’nde karşımıza çıkan hiyerarşik tablo günümüz koşullarını değil, İkinci Dünya Savaşı sonrası durumu yansıtıyor. Bu yapı ise bölgesel krizlerin sağlıklı bir şekilde yönetilememesine neden oluyor. Bu nedenle istikrar sağlayıcı yeni açılımlara ihtiyaç var. Şimdi tüm aktörlerin soğukkanlılıkla bu durumu değerlendirmesi gerekiyor.”

“Küresel- Ekonomik düzen; bu konuda ise yeni bir küresel ekonomik mimari gereklidir. Sadece G-8’in belirlediği ekonomik yapı yetersizdir. Daha fazla aktörün katılımıyla gerçekleştirilecek yeni ekonomik yapı gereklidir.”

“Küresel- Kültürel düzen; Doğu-Batı, Müslümanlık-Hıristiyanlık gibi küresel kültürel gerilimler söz konusudur. Bunların ortadan kaldırılması gerekmektedir.”

“Bu konularda yapılması gerekenler; yeni, tüm aktörlerin katılımıyla oluşturulmuş, daha adil, etkileşimde olan bir düzen gerekmektedir. Türkiye’nin bu bağlamda rolü çok önemlidir. Özellikle iki binli yıllarda küresel sorunlarda ciddi roller üstlenmiştir.”

“Türkiye üstlendiği görevleri yerine getirirken bir takım misyonlarla bunu gerçekleştirir; üst düzey siyasi yapı, bölgesel krizlere karşı kültürel çoğunluk…”

“Hedefimiz Afro-Avrasya’nın merkezinde bulunan bölgesel ve küresel barışı sağlamak doğrultusunda Türkiye’nin etkili hale gelmesi ve elindeki tüm imkanları bu doğrultuda kullanması.”

Princeton Üniversitesi, Uluslararası Hukuk Bölümü’nden Prof. Dr. Richard Falk

Toplantıda sıklıkla bahsedilen “dünyada değişmekte olan güç dengeleri” kavramında pek çok farklı fikrin olduğuna vurgu yaptı. Bu konuda aynı zamanda “güç“ kavramının üzerinde durulması gerektiğine de dikkat çekti. Güç nasıl organize olmalı ki, içinde bulunduğumuz bölgede etkin olabilsin sorusunu tartıştı. Akılcı, taktiksel olarak başarılı, zekice kontrol edilen bir yumuşak güç anlayışı oluşturulması gerektiğini ifade etti.

“Güç”ün nasıl kullanılması gerektiğini açıkladıktan sonra Falk, devlet dışı aktörlerin ve sivil toplum örgütlerinin süreç içindeki rolüne değindi.

Dr. Şahin Alpay ise,

Dr. Şahin Alpay ise, Türkiye’nin dış politika gereklerini gerçekleştirirken üç temel prensiple hareket ettiğini vurguladı: komşularla sıfır sorun, diyalog yoluyla diplomatik şekilde sorunların çözülmesi, Türkiye’nin bölge ile daha yakın ilişkiler içine girmesi.

Üç temel prensibi belirten Alpay, eksen sapması gibi konuların bu şartlar altında dikkate alınmaması gerektiğini açıkladı. Türkiye’nin hem bölgede hem de dünya da barış telkin eden bir ülke konumunda olduğunu ifade ederek Türkiye’nin önemine değindi. Üzerine düşen görevi daha uygun bir şekilde gerçekleştirebilmesi için kendi yapısını da daha uygun hale getirmesi gerekir diyen Alpay Türkiye’nin PKK sorununu halledip, PKK’nın silah bırakmasını sağlaması gerektiğini ifade etti.

Sıfır sorun politikasını çok iyi uygulayan Türkiye’nin en açmaza düştüğü noktanın ise Ermenistan ile olan ilişkiler konusunda yaşandığını sorunun çözümü için sınır kapılarının açılması gerektiğini, görüştüğü kişilerden de “kapıları aç, terörü çöz” söylemlerini sıkça duyduğunu belirtti.

3 Oturumuda çok dikkatli izledim. Türkiye’nin bugün geldiği nokta hiçde küçümsenemeyecek bir seviyede olduğu gerçeğini herkesin kabul etmesi gerekiyor.

Özellikle Sayın Davutoğlu’nun Birleşmiş Milletler organizasyonunun Bugünkü hali ile sorunları çözemeyeceğinden bahsetmesi ve yeniden yapılandırılması gerektiğini söylemesi önemli bir mesajdı.

Yine önemli bir mesaj evindeki problemleri çözmeden komşularındaki problemlere çözüm bulma gayretlerinin çok gerçekçi olmadığı noktasında söylenenler önemli idi diye düşünüyorum.

Not.: konuşmacıların görüşleri Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Sitesinden alınmıştır. Tüm oturumların; daha detaylı bilgilenmek isteyenler. Siteden bilgilenebilirler.

http://www.sde.org.tr/tr/haberler/1281/degisen-kuresel-guc-dengeleri-ve-turkiye-uluslararasi-konferansi.aspx