30 Aralık 2010 Perşembe

Yeni Ekonomik Yapılanmanın Dünya Ekonomisi Üzerine Etkileri

Dünyada tüm ekonomik sistemlerin buna bağlı her türlü kavram ve parametreler tartışıldığını görüyoruz. Özellikle Fütüristler geleneksel dünya modeli sarsacak ve yerine farklı modellerin geleceğine inanmaktadırlar. Dünyada her birkaç yüzyılda bir buna benzer hadiseler olmuş ve toplumlar kendi dönüşümlerini gerçekleştirmişlerdir. Günümüz yeni bir yapılanma dönemine girmiştir. Bu dönem ait Küreselleşme, Bilgi Toplumu, Üçüncü Dalga v.b kavramlarla anlatılmaya çalışılmaktadır.

Gutenberg_2

Genellikle bilinen dönüşüm örnekleri ise 13. Yüzyılda köyden şehre göç ve şehirleşmenin vermiş olduğu yapısallıkla ticaret hayatının gelişmesi sürecinde ticaret devrimi. 15. Yüzyılda Gutenberg’in tipografi tekniğini bularak basım konusundaki gelişmeler. 16 yüzyılda Martin Luther Hiristiyanlıktaki değişim ve Rönesans tohumlarının atılması. 17. Yüzyılın ortalarında James Watt’ın Buhar Makinelerinde yaptığı değişiklikler. Adam Smith’in Ekonomiye dair geliştirdiklerini sıralayabiliriz.

Günümüzde bu dönüşüm Enformasyon teknolojilerinin geldiği boyutla birlikte, diğer ulaşım araçlarındaki değişiklikler netiçesinde geçmiş dönemlere nazaran her alanda ciddi bir hız kazanılmıştır. Dolayısı ile buna bağlı her türlü iş yapışları değişmiştir. Dönüşüm bundan sonra baş döndürücü şekilde olacaktır. Bunda en önemli faktörü de her alandaki paralel gelişen teknoloji değişiklikleridir.

internet1

1995-1996 yıllarında İnternet üzerine konferanslar (Derince Zübeyde Hanım Salonu 1000’er katılımcını katıldığı 2 büyük. 3 ayrı STK da dar katılımcı) ve radyo programları yapmıştım. O dönemde beni dinleyen arkadaşlarımdan, sen bunları anlatırken biz anlattıklarının hayalden ibaret olduklarını sanıyorduk ancak şimdilerde İnternet üzerinden bankacılık işlemlerini yaparken veya Internet üzerinden alışveriş yaparken hep seni anıyoruz derler. 1996 Nisan Ayında Kocaeli Aydınlar Ocağında da İnternet konulu konferans vermiştim. İnternete uzak duran arkadaşlarımın da şimdilerde bir İnternet bağımlısı olduklarını görüyorum. Kısaca İnternetin ve e-ticaretin makro ekonomi üzerine ciddi etkileri vardır. Bir örnek verecek olursam. Ben Çin’den bir ürünü Kargo fiyatı firmaya ait olmak üzere en geç 8 gün içinde masamda bulabiliyorum. Dünyadaki e-ticaret hacmi inanılmaz büyüklüktedir. 2010 yılı Türkiye beklentisi 10 milyar dolardır. Dünyada e-ticaret hacminin en çok olduğu bölgeler Kuzey Amerika, Avrupa (Batı ve Kuzey Avrupa) ve Uzakdoğu-Pasifik ülkeleri (Japonya, Çin, Singapur ve Avustralya-Yeni Zelanda bölgeleri)dir. Dünyadaki hacmi ise 4 trilyon doların çok üzerindedir.

e-ticaret1

İnternet kullanımındaki artış ve e-ticaretteki büyümenin bu aranda artmasının sebebi bunlar dijitalleşmedeki yaygınlık, networklerdeki gelişim geniş bantlar ve kişiselleştirmedir

İnternetteki her şey dijitaldir. Bilginin dijital biçime dönüşmesi ile birlikte Bir dijital devrim yaşanmıştır. Bu sayede bilgi, bilgisayarlar tarafından işlenmekte ve network ağlar aracılığıyla diğerlerine iletilmektedir. Bilgi teknoloji araçları kapasitelerini geliştirirken fiyatları artmamaktadır dolayısı ile bu teknolojinin kullanabilirliği fiyat performansı ve teknolojik gelişmeden dolayı topluma cazip gelmektedir.

internet2

Ülkemizde 30 milyonun üstünde bir internet kullanımı Dünyada da 2,5 milyar insanın internet kullandığını düşündüğümüzde e-ticaret yapmak isteyenlerin iştahlarının kabarmış olduğunu görür ve e-ticaretin artma nedenlerini de anlamış oluruz.

16 Aralık 2010 Perşembe

“Demokratikleşme”ye doğru Türkiye’nin Ağacı

th

Türkiyenin Büyük Çatısı

2009 yılından beri takip ettiğim ve Yazılarımla da sizleri bilgilendirdiğim Ekopolitik (Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği) tarafından organize edilen ( “Türkiye’nin Büyük Çatısı” üst başlığı altında yapılan Toplantıların yenisi 11 Aralık 2010 Tarihinde “Demokratikleşme”ye doğru Türkiye’nin Ağacı İstanbul Maslak-Sheraton Otel’inde yapıldı.

Toplantının teması “Demokratikleşme”ye doğru Türkiye’nin Ağacı idi. Bu toplantıların kısa bir tarihçesine bakacak olursak eğer.

27 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Dedeman Otel’de ;

“Türkiye’nin Büyük Çatısı ve Ortak Aidiyet”

4 -5 Haziran 2009 tarihlerinde Kıbrıs’ta Yakın Doğu Üniversitesi ile işbirliği çerçevesinde

“Gizli Kuşatılmışlık”

16-17 Kasım 2009 tarihlerinde İstanbul Dedeman Otel’de;

“Türkiye’nin Büyük Çatısı: Mezkûr Meçhul Mesele”

22-23 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Beykoz Halk Bankası Sosyal Tesisinde

“Ekopolitik-Türkiye’nin Büyük Çatısı Demokratikleşmeye Doğru – Beykoz”

14-15 Mayıs 2010 tarihinde Mersin’de organize ettiği ilk yerel toplantı Ekopolitik,

Türkiye’nin Büyük Çatısı: “Demokratikleşme”ye Doğru & Mersin Durağı

14 Haziran 2010 tarihinde Hakkari Toplantısı Ekopolitik, Türkiye’nin Büyük Çatısı:

 “Demokratikleşme”ye Doğru & Hakkari Durağı

28-29 Temmuz 2010 tarihlerinde Beykoz Halk Bankası Sosyal Tesisinde Türkiye’nin Büyük Çatısı:

“Demokratikleşme”ye Doğru & Türkiye’nin Çekirdek Ekipleri”

26 Ağustos 2010 Türkiye’nin Çekirdek Ekipleri;

Cumhurbaşkanlığı Ziyareti

30-31 Ekim 2010 Malatya Toplantıları Ekopolitik, Türkiye’nin Büyük Çatısı:

“Demokratikleşme”ye Doğru & Malatya Durağı

11 Aralık 2010 Tarihinde İstanbul Maslak- Sheraton Otel’inde yapıldı

“Demokratikleşme’ye doğru Türkiye’nin Ağacı

th1

Bu arada Çekirdek ekip Müteaddit defalar kendi arsında toplantılar yaptı. Görüldüğü gibi zor meşakkatli geniş bir katılımlı bir o kadarda önemli bir organizasyon.

Ekopolitik, ülkesel “çekirdek ekip” katılımcılarının Türkiye’nin gerçeklerine karşı hissettikleri hassasiyetle bir araya gelerek ülkenin sorunlarını tartışması ve meselelerin çözümüne ilişkin ortak çözüm arama çabalarına destek vermektedirler.

Biraz çekirdek ekip de kimler var bakalım; Altan Tan, Avni Özgürel, Cezmi Bayram, Gültan Kışanak, Mete Yarar, Murat Belge, Musa Serdar Çelebi, Özdem Sanberk, Raif Türk, Seydi Fırat, Ümit Fırat, Vedat Bilgin

Gelelim 11 Aralık 2010 Tarihinde İstanbul Maslak- Sheraton Otel’inde yapılan,

“Demokratikleşme”ye doğru Türkiye’nin Ağacı toplantına Burada Toplantıya isim olarak da damgasını vuran Ağaç modeli ve metedoloji üzerine;

Toplantılar Ağaç Modeli’ne uygun bir şekilde merkezde gövdeyi temsil eden Ülkesel Çekirdek Ekip’in ve çevrede dalları temsil eden Mersin, Hakkari ve Malatya yerel çekirdek ekiplerinin yer alacağı şekilde gerçekleştirildi.

Ağaç modeli; Ekopolitik sözkonusu toplantıların gelişimini bir “süreç” düşünce ve duygusunu esas alarak Vamık Volkan’ın 1999 yılında kendi kurduğu enstitünün aynı isimli dergisinde kaleme aldığı “Ağaç Modeli” (Vamık Volkan, The Tree Model: A Comprehensive Psychopolitical Approach to Unofficial Diplomacy and the Reduction of Ethnic Tension, Mind & Human Interaction, Windows Between History, Culture, Politics, and Psychoanalysis, Volume 10, Number 3 1999 University of Virginia, Chorlottesville, VA USA) başlıklı makalesi ve diğer çalışmaları temelinde planlamaktadır. Volkan toplumsal süreçlerde yaşanan birtakım girift ilişkilerin garip ancak anlamlı bir takım psikolojik süreçlere dayandığını düşünmektedir. Bu çerçevede travma yaşayan ve kimlik sorgulamaları içinde olan bir toplumda grup kimlikleri arasında baş gösterebilecek çatışma ihtimalleri ve süreçleri karşısında ortak bir çadır(aidiyet)ın mümkün olup olmadığı arayışına denk düşmek üzere kendisinin Ağaç Modeli olarak isimlendirdiği bir yapı geliştirmiştir.

Ağaç Modeli”nin köklerinde çatışma dinamiklerine işaret eden sorunlara dönük teşhisler yer almaktadır. Gövde bu teşhisler bağlamında sorunların taraflarını bir araya getiren çekirdek ekiplerin diyalog süreçlerini temsil etmektedir. Ağacın dalları ise ana gövdedeki diyalog & çekirdek gruplarının toplumsal zemine yayılmasını temsil eden yerel çekirdek ekip çalışmalarını temsil etmektedir.

Ağaç Modeli gayri resmi sivil bir toplumsal sürecin herhangi bir ülkede yaşanan toplumsal kimlik temelli (büyük grup kimliği) problemler karşısında geliştirebileceği barışçıl süreçlerin yol haritasını ortaya koymaktadır. Bu bakımdan sözkonusu gayri resmi sivil insiyatif ağacın gelişimi ve büyümesine parelel olarak göğe bakan dalları yeterli olgunluğa ulaştığında resmi & politik kanallarla gelinen noktayı paylaşım yoluna gitmektedir. Bu noktada resmi & politik kanallar gayri resmi sivil insiyatifin geliştirdiği çözüme dönük teklifleri ve yapıları siyasi çözüm formüllerine dönüştürebilmekte ya da bilinen yolları kullanmaya devam etmektedir. Dünya literatüründe bu iki yolun ortaklaşması (Track I & Track II terimleri sözkonusu durumu ifade etmek üzere uluslar arası literatürde yaygın olarak kullanılmaktadır. ) durumlarına ana yol diplomasisi ile tali yol diplomasilerinin birleşmesi denmektedir. (Ekopolitik)

Toplantıları Ağaç Modeli’ni üreten ve geliştiren Prof. Vamık Volkan tarafından yönetildi.

Müzakere Konuları

    Türkiye’de farklı etnik gruplardan gelen insanların yaşamında birlik ve beraberliği sağlayan elementler nelerdir?
                Ortak bir aidiyetten bahsedilebilir mi? Birlik ve beraberlik oluşturabilecek bir terkibin sağlanmasında tarihin yeri nedir?
                Kimlikleri ayıran ve etnik gruplar için kimlik sembolü olarak algılanan tarihi olaylar var mıdır? Uzun senelerden beri kimlik adına birçok insan kaybı oluştuktan ve güvenlik sorunu yaşandıktan sonra kimlik kavramı ile bağlantılı ne gibi sorunlar ortaya çıktı?
                Bu sorunları örneklendiren olaylar var mı? Böyle sorunların ortaya çıkmadığını veya önlendiğini gösteren misaller keza var mıdır?
                Ülkemizde ayrımcılığın ve ırkçılığın ortaya çıkması ve yayılması tehlikesi var mıdır?
                Yas tutan onbinlerce, yüzbinlerce ve belki milyonlarca insanı rahatlatmak için neler yapılmalıdır?
                Türkiye’de herkesin eşit vatandaşlar olduğunu gösteren ve bunun karşıtı, bu eşitliği bozabilen olayların geliştiğini gösteren örnekler var mıdır?
                Halk içinde kimlik ve ortak yaşama güveni ve iradesi geliştirmek ve bilhassa aşağılanma duygusunu azaltmak, yumuşatmak veya yok etmek için nasıl “reçeteler” düşünülebilir?

              (Ekopolitik)

              Bu toplantıya ait Ekopolitik sitesinde detaylı bilgileri görebilirsiniz.

              http://www.ekopolitik.org/public/news.aspx?id=5157&pid=4985

              Ayrıca benim Türkiye’nin Büyük Çatısı üzerine yazdığım yazılara da Kocaeli Aydınlar Ocağı sitesinden ulaşabilirsiniz.

              http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/

              15 Aralık 2010 Çarşamba

              Soyut Düşünce. (2)

              soyut7

                                          "Zekanın daha doğrusu dehanın en büyük alameti, mücerret(soyut) düşünme kabiliyetidir"

              "Zekanın daha doğrusu dehanın en büyük alameti, mücerret(soyut) düşünme kabiliyetidir" demişti çok değerli hocamız Prof Dr. Ayhan Songar. Örnek olarak da Necip Fazıl Kısakürek'in Çile şiirinden ;

              Burnum değdi burnuna yok'un

              Kustum öz ağzımdan kafatasımı.....

              Dizelerini vermişti.

              soyut6

              Soyut kelimesinin Latince ve Osmanlıca'daki manalarına baktığımızda ise;
              Latince: abstractum.(çekip çıkarılmış, sıyrılmış)
              Osmanlıca: mücerret, külli, menzu, basit, zihni, ma'kulat, mücerredat, ruhi, manevi
              Türkçe'de "soymak" eyleminin kökünden türetilmiştir. bütünün niteliğini dile getiren somut deyiminin karşıtıdır. Bütünlüğünden soyulmuş, soyutlanmış olanın niteliğini dile getirir. Hint_Avrupa dillerindeki kökeni, ayırt edilmiş ve bir şeyden alınıp çıkartılmış anlamlarını dile getiren Latince abstractum deyimidir.( Orhan Hançerlioğlu O.H) 

              Soyutlama ile elde edilmiş kavram ve düşünceler de soyuttur. Soyut kavramlar nesnelerin niteliği olarak var olan, nesnelerden çekilip çıkarılan kavramlar için kullanılır. (büyük, küçük, kırmızı, sarı,) Algılanamayan şeyleri göstermek içinde soyut kavramlar kullanılır.(Adalet v.b) 

              İlişik olduğu nesne ve özelliklerden ayrılarak düşünülen herhangi bir şeyin niteliği ya da bu niteliği anlatan kavramlar.(Türk Dil Kurumu TDK)

              soyt7

              Soyut Düşünce: Duyulur ve algılanır olandan sıyrılmış, kavramsal düşünme ile varılan düşünce.(Türk Dil Kurumu TDK)

              Düşünceler iki ana guruba ayrılır; soyut düşünce ve somut düşünce diye. Eğer Düşünce gerçek nesnelere göre ifade buluyorsa somut, düşünsel nesnelere göre ifade buluyorsa soyut düşünce olmuş diyebiliriz.

              Soyut demek,"soyutlama ile elde edilen, varlığı maddeden hareketle insan zihninde gerçekleşen" demektir. Soyut(abstrait) terimi, somutun(concret) zıddı gibi kullanır. Bir nesnenin, kendine özgü tüm nitelikleri ile verildiği bir tasarım, somuttur. Bundan dolayı, maddi şeylere dair bir fikir, duyumlarımıza yakınlık sağladığı ölçüde somuttur. Bir nesneden, yalnızca ait bulunduğu türün karakterlerini alıkoyan bir tasarım, soyuttur. Bir fikir, kavrama yakınlaştığı ölçüde soyut olur. Somut reel dünyaya, soyut insan zihnine aittir. Soyut düşünmenin zıddına "somut düşünme" denir. Somut düşünce; "somut olana, maddi olarak şimdi ve burada olana dayalı düşünme şekli"dir.(Prof. Dr. Cihan DURA)

              soyut5

              İnsan somut düşünce ile başlar, sonra soyut düşünür, daha sonrada soyut düşüncesini somut düşünce ile ilişkilendirir. Bilim soyut düşüncenin ürünüdür. Gündelik olaylarla ve hayatla uğraşmak düşünmeye engeldir. Düşünmede ancak soyut kavramlarla bir değer ifade eder ve anlamlı hale gelir. Bilimsel bir bilgi ancak soyut düşünce ile anlaşılır. Soyut düşünceden yoksun kişiler bilimi kavramada zorluk çektiğinden ya bilimi reddederler veya bilimi anlamaktan ve bilimle uğraşmaktan vazgeçerler.

              Dünyada bilim ile ilgili gelişmeler bakıldığında hangi ülkeler bilimde, fende, felsefede, sanatta ileri iseler o ülkelerde soyut düşünce gelişmiştir. Soyut düşüncedeki gelişmişlik ülkelerin her konu ile ilgili gelişmişliği ile doğru orantılıdır.

              3 Aralık 2010 Cuma

              Soyut Düşünce. (1)

              soy1

              "Beş duyu organımızdan biri ile algılayamadığımız, ancak inanç ve his ile algılayabildiğimiz, kavram ve varlıklara soyut denilir."

              Sık sık makalelerde ve çevremizde bazı kişilerin "Biz Türkler soyut düşünemiyoruz. Düşünse idik durumlar böyle olmazdı." Gibi lafları duyarız veya okuruz. Soyut düşünmedeki kabiliyetsizliğimiz sadece biz Türklere ait özellik değildir. Dünyada soyut düşünce fukarası bir sürü millet vardır. Biz Türkler ise soyut düşünme konusunda o kadar kötü değiliz aslında soyut düşünce konusunda önde giden milletlerden sayılırız. Soyut düşünme kavramının son yüzyıllarda bizde yerleşememesinin birçok nedeni vardır.

              Önce Soyut nedir? Soyut düşünce nedir? ona bakmamız gerekir. Soyut bir soyutlamanın neticesinde ortaya çıkan şeydir. Zihnin bir varlığı yahut bir şeyi, gerçekte onunla birleşmiş halde bulunan diğer niteliklerini bir yana bırakarak sadece bir niteliği ile kavraması olayıdır. Yani zihnin, nesne ile ilgili nitelikleri nesneden ayırarak kavramasıdır. Somut fikir ise, her şeyin niteliklerinin birlikte kavranışıdır. Elmanın sadece rengini bütün diğer niteliklerden ayrı olarak düşündüğümde soyut, elmanın kokusunu, rengini, ağırlığını, şeklini aynı anda düşündüğümde ise somut düşünmüş olurum.(Prof. Dr. Ziya FİLİZOK)

              İlkokullarda öğretirler Somut isimler: beş duyu organlarımızla kavranan varlıkları gösteren isimler. Soyut isimler: beş duyu organımızla kavrayamadığımız akılla kavrayabileceğimiz isimlere soyut isimler denir. İlköğretimde görülen bu soyut ve somut kavramı öğrencilere ilköğretim, orta öğretim ve yüksek öğretimde imtihanlarda devamlı sorulur. Öğrenciler bu kavramlarda genellikle çok zorlanırlar. Çünkü aynı kelime, farklı ilim dallarına, farklı disiplinlere göre, soyut ve somut kavramları birbirine karışır. Bu kavramlar her zaman mutlak kavramlar değildir göreceli kavramlardır. Bu düşüncelerin öğrencilere kavratılması çok önemlidir. Klasik bilimler bize soyutlamanın anlam fakirleşmesine rol açtığını söyler. Ancak modern bilim ise tam tersi anlam zenginleşmesine sebep olduğunu söyler. Biz bunu bizzat da günümüzde görüyoruz. Batı toplumlarında soyut düşünce yaygındır.

              Soyutlama bir kavramın ilişkili olduğu nesnelerden ayırıp onu tekil olarak düşünüp, onu genelleştirerek daha geniş bir ortam hazırlanarak yeni farklı kavramlar oluşturmak için özgün yapısının çıkarılma işlemidir. Hepimizin iyi bildiği mecaz kullanılarak yazılan şiirler fıkralar ve atasözlerini kavramak ancak soyut düşünce ile mümkün olabilir. Bazen arkadaşlar arasında anlatılan mecazi bir olayı bazı arkadaşlar anlamadı mı? veya farklı yorumladığı zaman "jeton düşmedi mi?" diye ifade ederiz. Soyut düşüncenin yaygınlaşamaması aslında soyut kavramların öğrenmesindeki ve özümsenmesindeki zorluklardır. Kesinlikle ama kesinlikle soyut kavramların öğretildiği, geliştirildiği bir eğitim ve öğretim metodolojisi izlenmesi gerekir.

              soy3

              Soyut düşünce ne sağlar? Özgür ve özgün düşünceyi geliştirir. Düşünme kabiliyetini artırırı buna bağlı olarak sorgulayıcı bir kafa yapısı oluşturur. Hayal gücünü artırır. Soyut düşüncenin geliştiği yerlerde keşifler olur. Kaliteli bilim ve sanat insanları ortaya çıkar. Farklı sanatlar, bilim ve kültür zenginliği oluşur. Dilde, anlatımda, edebiyatta, resimde, heykelde, müzikte, mimaride, felsefede, mantıkta, çevrede, yönetimde farklı sanat dallarında ciddi farklılıklar müspet gelişmeler oluşur.

              Türk milleti ne zaman soyut düşünenler tarafından yönetildiğinde dünyada lider konumuna gelmiştir. Lider konumlarında iken bilimde, teknikte, tıpta, felsefede, astrolojide, mimaride, edebiyatta, sosyolojide ve birçok alanda insanlığa büyük hizmetler üretmişlerdir.

              Dünyayı gelişmiş soyut düşünebilme yeteneği olan halk topluluklarının çoğunluk olduğu toplumlar ve yöneticilerden oluşan milletler yönetir.